Evde temizliğe girişmiştim o gün… Üzerimde bir tişört, bir pantolon uğraşıp duruyordum. Bitirmek üzereyken kapı çalındı, söylenerek gidip kapıyı açtım. Oğlumun liseden arkadaşı Sinan vardı kapıda… Evde buluşup bilgisayara bakacaklarmış, ama benimki birkaç arkadaşıyla halı saha maçına gitmişti, evde yoktu. – “Hakan bir iki saate kadar gelir. Gel sen onun odasına geç. Yabancı değilsin nasıl olsa…” diyerek içeri aldım. Çoğu zaman birbirlerine gider gelirler, bilgisayar başında oyunlarla vakit geçirirlerdi. Tabi her ergen gibi benim azgın oğlum Hakan da, kankası Sinan da pornoya falan acaip ilgi duyuyorlardı. Birkaç kez kendilerini kaptırıp hoparlörün sesini kısmayı unutmuşlardı. İçeriden gelen inlemelerden internetten indirdikleri porno filmi izlediklerine tanık olmuştum. Yaşları icabı normaldir diye yüzlerine vurmamıştım çocukların. Dışarıya gidip başka şeylere bulaşmasınlar da, varsın seks filmi izlesinler, mastürbasyon yapsınlar… Hem benim azgın oğlumun da normal bir erkek olarak gelişimini sürdürmesi, bir anne sıfatıyla hoşuma gidiyordu. Hoşuma giden bir başka şey de, Sinan’ın her geldiğinde kaçamak bakışlarla beni süzmesiydi. 16 yaşında bir ergenin ilgisini çektiğime göre bende iş vardı demek ki… Eh, doğal kızıl saçlı, yeşil gözlü, dolgun balık eti vücutlu, büyük göğüslerim ve dolgun kalçalarımla pek ilgi çekmeyecek kadın değildim doğrusu… Dışarı çıktığımda erkeklerin bakışlarını üzerimde hissetmenin yanında bu yeni yetmelerin de hayran hayran bakmaları gururumu okşuyordu. Zorla mutfağa aldım Sinan’ı… Bir parça börek, kola çıkarıp verdim. Teşekkür etti. O verdiklerimi yerken mutfakta oyalandım. Keratanın gözleri yine benim üstümdeydi. Kaçamak kaçamak bana bakıyordu, farkındaydım. Anlaşılan en yakın arkadaşının annesi olmamı pek takmıyordu kafaya… Hınzır bu kadar dikkatle baktığına göre, kimbilir, mastürbasyon yaparken beni hayal ediyordu belki de… Holdeki boy aynasının önüne gidip kendime baktım. İçime sütyen giymemiştim rahat etmek için… Kabarık, koyu renkli meme uçlarımın olduğu gibi göründüğünü fark ettim. Demek bunun için sürekli bana bakıyordu. Bu arada Sinan mutfaktan çıkıp yanıma geldi, – “İzin verirseniz, ben Hakan’ın odasına gidip bilgisayara gireyim o gelene kadar…” diyerek izin istedi. – “Tabi, istediğini yap Sinancım, izine gerek yok…” dedim. Oğlumun odasına kapandı. Ben de kalan bir iki işi bitirip kendime çay demledim. Bir bardak çay içip dinlendim. Sonra aklıma Sinan geldi. Hem çay içireyim, hem de bir bakıp kontrol edeyim diye düşündüm. Odaya yaklaştığımda her zaman olduğu gibi, yine bilgisayarın sesi kısık da olsa, izlediği seks filminden gelen sesleri, inlemeleri duydum. Niye kulaklık kullanmıyordu bu çocuklar böyle… Merakıma yenik düştüm, eğilip anahtar deliğine gözümü dayadım. Sinan bilgisayar masasına oturmuş, ekrana gözlerini dikmişti. Eli önünde, sürekli hareket halindeydi. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Ah şu ergenlik… Buldukları her fırsatta mastürbasyon yapıyorlardı. Üstelik benim duyabileceğimi de düşünemiyordu geri zekalı azgın… Bak sen şu pisliğe… Filmdeki sikilen kadının zevk feryatları biraz yükselince eli sikinde, telaşla kalkıp sesi biraz daha kıstı. Şimdi pek duyulmuyordu. Ama şimdi de kapıya doğru dönen Sinan’ın sıvazlayıp durduğu erkeklik organı görüş açıma girmişti. Gözlerim faltaşı gibi açılıverdi. Ne kadar büyüktü bu oğlanın siki… Aleti dimdik havaya kalkmış, iki eliyle avuçladığı halde bir kısmı meydanda kalıyordu. Offf… Manzarayı görünce içim bir hoş oldu. İkimiz yalnızdık koca evde… Oğlanı ergen diye suçluyordum ama ben de otuzunu geçmiş bir kadın olarak ondan farklı değildim pek… Kadınlık hormonlarım zirvelerde geziniyordu son zamanlarda… Doymak bilmiyordum. Kocamı taciz edip duruyordum sürekli… Adamcağız şikayete başlamıştı benden; sıklaşmaya, gecelerimizi kaplamaya başlayan seks yaşantımızdan…. – “Ne oldu sana böyle? Doymak bilmiyorsun… Bitirdin beni, iliklerimi kuruttun… Sürekli seks istiyorsun… Bırak, biraz uyumam gerek…” diyor, benden kaçıyordu. Genç kızlık, yeni evlilik dönemini geçmiştim, bir çocuk doğurmuş, ömrümün yarısında şarap gibi yıllanmış, tatlanmıştım bence… Seksi de tadına vararak, değişik şeyler, fanteziler, pozisyonlar uygulayarak, aldığımız zevki arttırarak yapmak istiyordum. Doyumsuz bir kadın haline gelmiştim. Ev halkının işte, okulda olduğu gündüz vaktimin çoğunu bilgisayarın, internetin başında geçirir olmuştum. Oğlanın bilgisayarındaki gizli klasörlerinden erotik resimler, filmler, pornolar, hikayeler… İnternette tanımadığım insanlarla, erkeklerle, hatta kadınlarla kimliğimi saklayarak seks muhabbetleri… Ve… Utanıyordum bundan ama, kendimi tutamıyordum, webcam programları… Bacaklarımın arasına odakladığım kameradan yüzümü göstermeden, azgınlıktan dumanı tüten, koca yaraklı yabancı erkeklerin karşısında amımı götümü okşayarak, parmaklayarak teşhirler, karşılıklı mastürbasyonlar, takma adımı haykırarak boşalmaları, benim orgazmlarım… İşte, oda kapısının anahtar deliğinden oğlumun arkadaşının mastürbasyon yapmasını röntgenlerken bu duygular vardı içimde… Oğlanın uzun sikini görünce ateşim yükselmişti. Elimi apış arama götürüp pantolonun üzerinden amıma bastırdım. Kasıklarıma kan yürümüştü sanki… Alev alev yanıyordu, kadınlığımın dudaklarının şiştiğini hissediyordum… Sıkıp bıraktım, ovaladım. Fayda etmedi. Ateşim daha da arttı. Duramıyordum. Vajinamın içleri kaşınıyordu sanki, kaşıyacak bir şeyler istiyordu. Libidom tavan yapmıştı. Arzular şelale derler ya… Dudaklarımı ısırarak, amımı ovalayarak anahtar deliğinden baktım bir süre… Daha fazla dayanamayacaktım. Doğruldum, hızla yatak odasına gittim. Aceleyle üstümdekileri çıkarıp ince kumaşlı kloş bir mini etekle, ip askılı bir bluz geçiriverdim. Yine sütyen yoktu, tanga külodum vardı sadece içimde… Seks isteğiyle kabarıp sertleşen meme uçlarımın belirginleşmesine, sütyensiz bluzun üstünden görünmesine aldırmadım. Kötücül amaçlarıma daha uygundu bu görüntü… Saçlarımı şöyle bir havalandırıp bir iki kızıl renk ruj darbesi, baharatlı, erotik bir parfüm bulutuyla işimi bitirdim. Koşar adım odaya gittim. Bir saniye durup sakinleştim, sonra kapıyı aniden açıverdim. Benim ufaklık kapının tokmağı oynadığı anda panik olmuş, bilgisayardaki filmi kapatmayı becermiş ama havaya kalkmış azman sikini gizleyememişti… İki büklüm olup pantolonun içine sikini zorlukla sokmaya çalışırken ben göreceğimi görmüştüm. – “Sinan, çay içer misin diyecektim…” dedim içeri girdiğim anda… Sonra şaşırmış gibi yapıp kaldım. Oğlanın yüzü kıpkırmızı olmuş, utancından yerin dibine geçsem mi moduna girmişti… Yanına gittim, gülümseyerek, – “Neden utanıyorsun Sinan?” diye sordum. . – “Şeyy…” diye kekeledi. Başka bir şey söyleyemedi, sustu kaldı. Elimi omzuna koyarak okşadım, bir büyük, bir öğretmen havasıyla, – “Bak, bunda utanacak bir şey yok canım… Bu doğaldır. Her genç ergenlik döneminde, hatta sonrasında da bunu yapar. Yalnız değilsin yani, merak etme… Daha önce benim Hakan’ı da çok yakaladım bu şekilde… Sakın kafana takayım deme… Ailene de söylemem, merak etme…” diyerek rahatlatmaya çalıştım. Gerçekten biraz rahatlamış görünüyordu. – “Ne izliyordun peki bu kadar merakla? Ben de merak ettim seni böyle etkileyen filmi… Açsana şunu…” dedim… Sanki dişi sinek görse sikleri kalkan bu ergenlerin, etkilenmek için film seyretmeleri gerekiyormuş gibi… Bu ufaklığın altına yatabilmek için ortam yaratmak istiyordum sadece… İzlediği filmi açtı. Kocaman sikli bir porno yıldızı, uzun kızıl saçlı, yeşil gözlü bir kadını evire çevire sikiyordu. Omuzunun üzerinden uzanıp, göğüslerimi özellikle bastıra bastıra mausu elinden okşarcasına aldım, sesi biraz daha, iyice açtım. Adam dakikalarca feryat figan becerdi kadını, son anda sikini çıkarıp kadının ağzına verdi ve boşaldı… Sinan bilgisayarın önündeki koltukta oturuyordu, bense elim onun omzunda, kalçamı onun gövdesine yaslayarak, kadının orgazm feryatlarından etkilenmiş gibi yaparak omuzunu okşaya okşaya izlemiştim videoyu… Sinan’ın yüzü kıpkırmızıydı. Alnında boncuk terler birikmişti heyecandan… Kotunun önündeki kabarıklıksa hala aynı şekilde duruyordu. Film mi etkilemişti oğlanı bu kadar, yoksa filmi benimle yapışık bir halde izlemesi mi? Ben de ondan farklı değildim. Filmdeki sahneler, sikişme sesleri, kadının şehvetli inlemeleri, adamın hırıltıları beni de kendimden geçirmişti. Saç diplerime varıncaya kadar tüm vücudum yangın yeri gibi olmuş, yanıyordu adeta… Video bitince Sinan’a kısık sesle, – “Hımmm… Güzel filmmiş…” dedim. “Peki sen böyle şeyler yaptın mı hiç Sinan? Bir kadınla seks yaptın mı?” diye sordum alacağım yanıtı bile bile… – “Yapmadım Gül abla…” dedi utana sıkıla…. – “Ee, o zaman bu kadar azman normal…” dedim. Demin dışarıda gezen, şimdi pantolonun içinde, önünü kabartan sikine tepeden, omzunun üstünden baktım. Yutkundum. Yakından görmek istedim onu…. – “Ayağa kalksana…” dedim. Ayağa kalktı, önümde durdu. Ama yüzüme bakamıyordu. Elimi çenesine götürüp başını bana çevirdim, gözlerinin içine baktım. – “Sen şimdi hiç çıplak kadın da görmemişsindir” Başını sallayarak onayladı beni… “Peki ben o filmdeki sevişen kadından güzel miyim?” diye sordum. Afallayıp yüzüme baktı. Güldüm, – “Cevap versene bana… Her fırsatta bana bakıp duruyorsun, farkındayım. Senin ilgini çekiyorum demek ki… Söylesene, sence güzel miyim ben, bakılacak kadar seksi miyim?” – “Evet…” diye kekeledi. “Güzelsiniz Gül abla… Çok güzelsiniz… Tapıyorum size… Hayallerimin kadınısınız… Bu filmi bile kadın size benzediği için seçtim, kaydettim. Tekrar tekrar izliyorum.” Güldüm, – “Kadını görünce anlamıştım zaten… Peki o zaman, sen de o koca sikli adamdan daha iyi olduğunu ispatla…” dedim, önünde diz çöktüm. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Ellerimi pantolonun kemerine götürüp telaşla açtım, düğmesini fermuarını açıp pantolonunu külotla beraber biraz aşağıya sıyırdım. Kalkık siki külottan kurtulur kurtulmaz yay gibi dışarıya fırlayıp yüzüme, dudaklarıma çarptı. Yakından bakınca daha da büyük göründü gözüme alet.., – “Vay be…” diye yutkundum. “Seninki baya büyükmüş Sinan…?” Heyecandan titriyordu koca yaraklı minik kuşum… Elimle sikinin gövdesini tuttum, parmaklarımın arasında kutsal asa varmış gibi, özenle… “Şşşt… Sakin ol bakayım… Korkma benden…” diyerek yatıştırmaya çalıştım gülümseyerek… – “Korkmuyorum Gül abla… Ama çok heyecanlıyım, ilk kez, ondan…” dedi o da, kekeleyerek… İnceli kalınlı ergen sesi karıncalı çıkmıştı, öksürerek boğazını temizledi… Dizlerimin üstünde duruyordum, yukarıya, yüzüne baktım. Yüzünde korku, utanç, zevk ifadeleri, dalgalar halinde gidip geliyordu. Sikinin gövdesini tutup ağzıma götürdüm. Dilimin ucunu başına değdirdim yavaşça… Dilimin sıcaklığını, ıslaklığını hissedince zevkle inledi. Başından aşağıya dilimle okşaya okşaya indim. Sarımsı tüylerle kaplıydı kasıkları… Belki traş bile olmamıştı daha… Tekrar yukarıya çıktım, başını ağzımın içine hapsettim. Emdim. Ağzımın içinde dilimle yaladım. Bir yandan da gövdesinde, yumurtalarında parmaklarımı gezdiriyordum. Fazla sürmedi ama… Çocukcağız sanırım hayatında yaşadığı bu ilk orala daha fazla dayanamadı, dizleri titreye titreye, saçlarımı okşayarak boşalmaya başladı. Ağzıma boşalttığı her sperm hücresini yalayıp yuttum. Öyle çok boşaldı ki… Sonra da dizlerinin bağı çözüldü herhalde, kendini yere bıraktı, sırt üstü uzandı kaldı… Nefes nefeseydi yattığı yerde… Ayağa kalkıp yanına gittim. Yüksek topuklu terliklerimle göğsünün iki yanına ayaklarımı koyup tepeden baktım ona… Kloş mini eteğimin altından tüm çıplaklığıyla bacaklarımı, kadınlığımın dudakları arasında kaybolan kırmızı tanga külodumu seyrediyordu yattığı yerde… Güldüm, . – “Ne kadar çok akıttın öyle?” dedim. “Epeydir boşalmıyorsun herhalde, dilimin okşamalarına bir dakika bile dayanamadın, baksana… Keşke önceden söyleseydin bana… Sana yardımcı olurdum, bu kadar beklemene gerek kalmazdı…” Hala şaşkın şaşkın bakıyordu bana… Bakışları bir yüzüme, bir bacak arama gidip geliyordu. Eğilip ellerimi uzattım, çekip yavaşça yerden kaldırdım. – “Sen şimdi hiç çıplak bir kadına dokunmamışsındır da…” diyerek ellerini aldım, ip askılı incecik bluzumun üzerinden sütyensiz memelerimin üzerine koydum, bastırdım. Gözleri iri memelerimde gezinirken parmakları hareketlenmeye, onları sıkıp mıncıklamaya ve aynı anda kasıklarıma bir sertlik değmeye başladı. Az önce ağzımda boşalan yarı inik erkekliği bir anda eski sertliğine kavuşuvermişti. Bunu görünce güldüm, elimi aramıza sokup sertliğini okşadım, – “Bak sen yaramaza… Doymak bilmiyor bu… Yine istiyor ha?” dedim. Sinan iki eliyle memelerimi okşarken ben de belinden tutup kendime çektim. Kabarmış, sertleşmiş organı eteğimin altından bacaklarımın arasına girdi. Apış aramdaki sertliği, yakan sıcaklığı hissedince inledim ben de… Bacaklarımı sımsıkı kapatıp o sertliği zevk üçgenimde sıkıştırdım, hapsettim. . – “Nasıl güzel mi? Daha önce yapmış mıydın böyle bir şey?” – “Hayır…” dedi. “Hayatımda ilk kez bir kadının orasına şeyim değiyor.” İlk kez bir kadına, en samimi okul arkadaşının annesinin amına değiyordu aleti ve sikinin başının arkama kadar uzandığını hissedebiliyordum. Memelerimi okşayan ellerini tutup aşağıya kaydırdım, kalçalarıma kadar indirdim. – “Hadi şimdi öp beni… Alt dudağımı em…” diye inledim. Acemice uzattığı dudaklarını dudaklarıma değdirdi, öpmeye çalıştı. Ben de yardımcı olmaya çalıştım acemi aşığıma… Dudaklarımı emmeye başladı. Her şey güzel gidiyordu. Dudaklarını bırakmadan öpüşmeye devam ederek, ellerimle bluzumun ip askılarını omuzlarımdan aşağıya çektim, bluzumu belime kadar indirdim. Öpüşmeyi bırakıp hayranlıkla çıplaklığıma baktı. Sütyensiz dolgun memelerim dipdiri karşısındaydı şimdi. Ellerini uzatıp yoğurdu onları, eğilip uçlarını emdi. Her tarafını yaladı, dişledi. Uçları emdikçe kabardı, sivrildi memelerimin… Emdiği, ısırdığı yerler kızarmaya başlamıştı, . – “Yeter artık canım…” diyerek engel oldum nefes nefese… Bıraksam saatlerce oynayacaktı memelerimle… “Kocam fark edecek yoksa morlukları görürse…” . Sinan’ın üstündeki kalan giysileri de çıkardım, çırılçıplak soydum. Ben de yavaş hareketlerle, striptiz yaparcasına eteğimi, bluzumu çıkardım. Bir tek tanga külodumla kaldım. Kalkık aletini sıvazlayarak soyunmamı izliyordu. Elimle belimi kalçalarımı okşayarak dikkatini, külodumun içindeki şehvetle şişip yumruk gibi olmuş, zevkten ıslanmış parlayan kadınlığıma çektim. – “Hazır ol… Gerçek bir kadının zevk üçgenini yakından göreceksin şimdi…” dedim. Minik külodumun iki kenarından tutup kalçalarımı kıvıra kıvıra, yavaşça aşağıya indirdim. Islak am dudaklarımın arasına giren külodun ağını kıstığı yerden kurtardım. Kırmızı minik külot dizlerime, oradan ayaklarımın dibine sıyrılıp düştü. Hafif tüylü amımı okşayarak küçük erkeğimin aç gözleri önüne serdim. Penisi daha da sertleşmişti sanki… . – “Artık senin bu… Nasıl diyorsunuz kendi aranızda? Amcık mı?…” dedim kısık sesle… “Her yerim senin… İstediğini yapmakta özgürsün… Bana ne istersen yapabilirsin tatlım…”. Kısa bir süre düşündü, ne yapmak istediğine karar verememiş gibiydi. Filmlerdeki pozisyonları, sahneleri hatırlamak istiyordu sanki… Sonra, – “Şeyy…” dedi. “Gül abla… Göğüslerinizin arasında şey yapmak istiyorum…” Bunu duyunca güldüm, . – “Önce sizi bizi bırak… Gül de bana… Sonra, ne yapmak istiyorsan söyle açık açık… Yoksa bırakır giderim. Adıyla söyleyeceksin ne istiyorsan…” – “Peki… Gül… Tombul memelerinin arasına sikimi sokmak istiyorum. Bayılıyorum onlara… Hayranım…” İçim gıcıklandı, – “Tamam, böyle söyle işte…” dedim. “Gel hadi…” Yere uzandım. O da üstüme geldi, çömelip göbeğimin üzerine hafifçe alçaldı. Sikini dolgun göğüslerimin arasına sokup git gel yapmaya başladı. O uğraşırken ben elimle iki yandan memelerimi bastırıp zevk almasını sağlıyordum. İleri geldikçe ağzıma değen sikinin başını dudaklarımı açıp ağzıma alıyor, dilimle ıslatıyordum. Kayganlaşan aleti memelerimin arasında daha rahat gidip geliyordu. Yaramaz, iki meme ucumu da parmaklarının arasında ovalamayı akıl etti, ben de zevk almaya başladım. Bir süre git gel yaptıktan sonra boşalmak üzere olduğunu söyledi. . – “Devam et… Boşal…” dedim. Az sonra kasılmaya başladı yine… İlk damlalar alnıma, sonrakiler gözüme, dudaklarıma çarptı. Yağmur gibi yüzüme yağdırdı döllerini… Sona doğru sikinin başını ağzıma alıp emdim, boruda kalan son damlaları da çekip boşalttım erkeğimi… Nihayet bittiğinde yüzümdeki spermleri parmaklarımla tüm yüzüme yaydım güzellik maskesi yapar gibi… Doğrulup sırtımızı oğlumun yatağına dayadık oturduk, dinlendik bir süre… – “Nasıl hissediyorsun? Güzel miydi? Hoşuna gitti mi?” diye sordum. – “Güzeldi, bayıldım zevkten… Harikasın…” dedi. . – “Şimdi ne yapmak istersin peki?” Bana bakıyordu, utangaçlığı gitmişti artık… İstek ve hevesle anında cevapladı sorumu… Gayet rahat bir şekilde, – “Seni sikmek istiyorum…” dedi. – “O da tamam… İstediğin gibi sikebilirsin beni… Ama bak, bunlar aramızda kalacak, söz mü?” Evet anlamında başını salladı. Saçını okşayıp dudaklarından öptüm. Kulak memesini dişlerken, – “Bir erkek gibi davranır, sırrımızı saklarsan, ben de sana bir erkeğin bir kadından isteyebileceği ne varsa veririm. Şimdi… Beni nasıl sikmek istiyorsun peki? Aklında ne var?” diye sordum. – “Bir de… Kalçalarının, götünün hayranıyım Gül… Onları hayal ede ede otuzbir çektim hep… Benim için domalır mısın? Arkandan girebilir miyim?” – “Elbette canım… Lafı mı olur? Sana söyledim. Bugün ne istersen, benim için ne hayal kurduysan, hepsini yapıcaz…” Aşağıya kayıp kucağına eğildim, yumuşamış sikini tekrar emmeye başladım. Ağzımın içindeki alet bu kez biraz daha geç kalktı ama yine de yavaş yavaş büyüdü, eski halini aldı. Artık sabırsızlanıyordum ve bir an önce amıma girmesini istiyordum bu güzel şeyin… İstediğim kıvamı alınca bıraktım emmeyi… Arkamı döndüm ve domalarak dişi bir köpek gibi erkeğime kalçalarımı salladım, başımı arkaya çevirip, – “Hadi bakalım… Seni milli yapalım artık… Ama deliği bulabilecek misin?” – “Merak etme sen Gül… Öyle çok film izledim ki…” Kalçalarımdan tutup aletini am dudaklarıma değdirdi. Sikinin başını amımda hissettiğim anda içim ürperdi. Of… Sonunda… Biraz itti ama aşağıya kaydı aletin başı… Tekrar denedi, olmadı. Başımı yerdeki halıya dayayarak destek aldım, iki elimi arkama götürdüm. İki parmağımla am dudaklarımı ayırıp iyice açtım, gösterdim. Orta parmağımı içine soktum, – “Bak burası canım… Buraya, yuvasına sok sikini… Hadi artık…” diye inledim. Vakit kaybetmeden gösterdiğim yere dayadı sikini, başı bir anda içime girdi. Ateş gibi yanıyordu oğlanın siki, tokmak gibiydi amımın kapısında… Gözlerimi yumdum, zevkle inledim… – “Mmmm… Güzeel… Hadi, şimdi yavaş yavaş ilerle aşkım…” dedim. Sanki ben yavaş olmasını söylememişim gibi heyecan içindeki genç aşığım, kalçalarımdan tutup sikinin kalanını bir hamlede gömdü içime… Velet canımı yakmıştı, – “Ahhh… Yavaşş… Canımı yaktın hain çocuk… Ne kadar büyük sikin varmış senin…” diye cilvelendim. Kocamdan biliyordum, ben böyle konuşunca havaya girer, sikinin büyüklüğünden gurur duyar, beni daha güzel sikerdi hep… Hareketsiz bekliyordu. “Hadi devam etsene… Aldırma sen bana… Hem canım yanar, hem zevk alırım ben… Hadi sik beni…” Ve sikmeye başladı. Üstüme eğilip filmlerde gördüğünü yapmaya, memelerimi sıkmaya, arkamda gidip gelmeye başladı. Harikaydı… Zevkten inliyordum. İlk olmasına rağmen güzel sikiyordu oğlan… Kim ne derse desin, pornoların faydası vardı, güzel öğreniyorlardı çocuklar… Güzel güzel sikti beni bir süre… Üzerime abandıkça dizlerim acımaya başladı. Öne eğilip sikini içimden çıkardım. Yere yatmasını istedim. Sırtüstü yatırdım. Havaya mızrak gibi dikilen sikinin üstüne çıktım. Dizlerimin üstünde alçalıp aleti bir anda içimde kaybettim. Dudaklarımı ısırıyordum zevkten… Zıplamaya başladım. Oturuyor, kalkıyor, kalçalarımı sağa sola çalkalıyordum. Amımın bütün duvarları sikinin kalınlığını hissediyordu. İyice hızlanmaya başladım. O anda telefonu çaldı. Pantolonu yanımızda duruyordu, arka cebindeki alet ötmeye devam edip duruyordu. Sinirlerim bozuldu, – “Aç şunu hadi…” dedim sinirle… Aldığım zevkin yarıda kalmasından, zirveye ulaşamamaktan korkuyordum. Tereddüt etti açmak için, “Aç…” diye bağırdım o sinirle… Uzanıp aldı, açtı telefonu, kulağına götürdü. Ben durmamıştım, sikinin üstünde zıplamaya devam ediyordum. Üzerine eğilmiş tüysüz göğsünü yalıyor, göğüs uçlarını emiyordum erkeğimin… Telefondaki oğlumdu, sesini duyabiliyordum. Sinan kekeleyerek, – “Aloo… Hakan?” dedi. Sesi soluk soluğaydı ben üstünde oturup kalkarken… Gözlerini devirerek durmamı işaret etti, aldırmadım. – “Nerdesin oğlum?” diyordu benim oğlan… “Sesin kesik kesik geliyor… Koşuyor musun?” Sinan ne diyeceğini, nasıl konuşacağını şaşırmıştı. Telefonda en yakın arkadaşına laf anlatmaya çalışırken, arkadaşının azgın annesi yarağının üstünde bir orospu gibi oturup kalkıyor, zevkten delirtiyordu. Cümle kurmaktan acizdi o anda… Benimse hoşuma gidiyordu onu böyle çaresiz bırakmak… Dudaklarımı yanaklarında, kulak memelerinde gezdiriyor, öpüyordum o konuşurken… Gıdıklanıyor, başını kaçırırken konuşmaya çalışıyordu, – “Ee… Şey… Yoldayım, hızlı yürüyorum. Size geliyorum…” diye geveledi ağzının içinde… – “Ya, ben bir saat falan gecikicem, okuldan kızlara takıldım. Offf… Oğlum, ne kızlar var ya… İlah gibi… Neyse gelince anlatırım sana… Annem evdedir, kapıyı açar. Ben gelene kadar takıl sen… Kapıyı kilitler, işini görürsün… Kusura bakma, tamam mı?” – “Tamam, tamam kanka… Sen dalgana bak… Biz Gül ablayla otururuz, bilgisayara takılırım…” dedi, kapattı telefonu… Körpe dudaklarına yumuldum, – “Gül ablan oturuyor, ama sikinin üstünde…” dedim gülerek… O da dayanamayıp güldü, – “Evet Gül ablacım… Sikimin üstündesin… Oğlunun anasını sikiyorum…” dedi. “Az kaldı beni kankama madara edecektin Gül hanım… Görürsün sen şimdi… Sen misin gülen?” Beni belimden tutup kaldırıverdi. 16 yaşındaydı ama baya güçlüydü oğlan… Abaza kuvveti vardı. Kaldırıp oğlumun yatağına attı beni… Dizlerimi iki yana açıp erkeğimi bekledim heyecanla… Bir süre dudakları açılmış ıslak amıma baktı hayran hayran… Sonra, az önce içimden çıkan ıslak, göbeğine doğru kalkmış sikiyle bacaklarımın arasına girdi. Tekrar bir hamlede sikini soktu amıma… Hızla, hırsla gidip gelmeye başladı. Uzun yarağı içimde gidip gelirken ben yine kendimi kaybettim, inlemeye, bağırmaya başladım. Sinan da belki benim inlemelerimden gaza gelerek o da zevkle inliyordu kulağımın dibinde… Az önce dölleriyle ıslanan yanaklarımı, dudaklarımı öpüyor, şehvetle kemiriyordu. Dilini ağzımın içine sokup dilimi emerken, bir eliyle memelerimi sıkıyor, acıtacak derecede mıncıklıyordu. Amımdan, göğüslerimden, dudaklarımdan her yerimden zevk alıyordum. Oğlana acemi demekle hata yapmıştım ben… Nerdeyse kocamdan daha iyi sikiyordu velet… Başım dönmeye başlamıştı. Bacaklarımı beline sardım, kocamanını içime, daha derinlerime gömmesini sağladım. Artık gücümün tükendiğini hissediyordum. O da hızlanmaya başlamıştı iyice… Sonunda orgazm oldum. Boynuna sımsıkı sarıldım. Kalçalarımı deli gibi indirip kaldırarak… Sarsıla sarsıla… İnleye inleye… Omuzunu dişleyerek boşaldım. Ben biterken o gelmeye başladı. Zevk sularımdan iyice kayganlaşan amımı kasıp bırakarak sikini sağıyor, tırnaklarımı bacaklarımın arasında kısa kısa inip kalkan, kasları taş gibi olmuş kalçalarına batırıyordum. Onun elleri de altımda, kalçalarımdaydı. Dudakları boynumda zevkle inlerken, koparacak gibi sıkıyordu kabalarımı… Unutulmaz bir orgazm yaşamıştık beraber… Uzun süre öylece kaldık. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Yavaş yavaş sakinleşip düzene girdi solumalarımız… Siki küçülene kadar üstümde, bacaklarımın arasında, öylece yattık. En sonunda yana devrildi. Yan yana, sırtüstü tavana bakarak yattık bir süre… Oğlumun yatağında, onun arkadaşıyla çırılçıplak yatıyordum. Kendimi azgın bir orospu gibi hissettim. Başımı çevirip ona baktım. Havanın sıcaklığından, boğuşmamızdan ter içinde kalmıştık. Tüysüz göğsünde minik ter damlacıkları vardı. Elimi uzatıp bir damla terini aldım, dudaklarıma götürüp tuz tadını dilimin üzerinde hissettim. O da minnet dolu gözlerle bana bakıyordu. Gülümseyerek, – “Ne hissediyorsun?” diye sordum. – “Hiç gökyüzüne bu kadar yakın olmamıştım. Havalarda uçuyorum sanki… Beni zevkten uçurdun… Teşekkür ederim.” Gülmeye başladım. Hoşuma gitmişti söyledikleri… Dönüp sarıldım sımsıkı… Başımı göğsüne koydum. Kalbinin atışlarını duyabiliyordum kulağımda… Kırmızı ojeli tırnaklarımı karın kaslarında gezdirirken konuşmaya başladık. – “Farkında mısın? En yakın arkadaşının annesini bağırta bağırta siktin. Hem de içime boşalttın döllerini…” Telaşlandı, korku dolu bir sesle, – “Yoksa? Hamile mi kalacaksın benden?” Bunu duyunca daha çok güldüm, kahkahalarla… – “Hayır, aptal şey… Öyle olsa içime fışkırtmana izin verir miydim hiç? Doğumdan sonra bağlattım, çocuğum olmaz benim…” Parmağımı dudağına koyup, “Ama kızlarla sikişirken dikkat et, prezervatif kullan, tamam mı canım? Yoksa başın derde girer zevk alayım derken… Hem bulaşıcı hastalıklar da var işin içinde…” Göğsüne yayılan uzun kızıl saçlarımı okşayarak, – “Senden sonra başka kadına gidemem ki… Senin verdiğin zevki onlardan alamam…” dedi. Sevgiyle sarıldım oğlana… Öptüm. – “Gideceksin aşkım… Her zaman olmaz bu… Bir defaya mahsus seviştik seninle… Benden öğrendiklerinle diğer çocuklardan önde olacaksın. Yaşıtın kızlarla ne yaptığını bilerek sevişeceksin. Öpüşüp koklaşacaksın. Aşık olacaksın. Ben de öğrencimle gurur duyacağım. Hadi kalk şimdi, banyo yapalım” Kalktık, banyoya gittik. Beraber girdik banyoya… Geniş banyo küvetinin içinde kendi çocuğumu yıkar gibi özenle köpüklere boğdum, yıkadım. Mis gibi kokunca dayanamadım, bir defa da banyoda, köpüklerin arasında seviştim onunla… Tekrar duşun altına girdik. O kurulanıp giyinirken ben de aceleyle giyinip oğlumun odasını düzelttim, yatağın çarşaflarını değiştirdim. Biraz sonra da Hakan geldi. Odaya kapandılar. Uzun bir süre vakit geçirdiler. Ben de mutfakta oyalandım, yaşadığım şehvet dolu saatleri hatırlayarak… Hakan tuvalete girdiği bir sırada mutfakta sıkıştırıp dudaklarından öptüm, sarıldı bana… Yine utangaç davranıyordu. Fısıltıyla konuşuyorduk oğlum duymasın diye… – “Hakan’ın yüzüne bakamadım Gül abla, kendimi suçlu gibi hissediyorum. Dediğin gibi, en yakın arkadaşımın annesini siktim… Vicdan azabı…” dedi. Şehvet bitmiş, tekrar Gül ablası olmuştum. Ben de sevgiyle sarıldım ona, – “Sakın… Bunu ben istedim. Beni öğretmen gibi düşün. Uygulamalı seks öğretmeni… Sen de yaşına göre baya iyiydin doğrusu… Sınıfı geçtin yavrum… Üzme kendini… Sakın dert etme…Tamam mı?” dedim. Başını salladı, – “Peki… Tamam…” dedi. Gülümseyerek öptüm yine, – “Bir defaya mahsus demiştim ama… Ne yalan söyleyeyim, tadı damağımda kaldı doğrusu… Aşkım… Ara sıra haberleşelim, uğra bana… Ders tekrarı yapalım. Sana yeni şeyler öğreteyim. Öğreneceğin o kadar çok şey var ki…” – “Ah Gül abla… Öyle mutlu ettin ki beni… Şimdiden sabırsızlanıyorum seninle sevişebilmek için…” Kapıdan uğurlarken bana bakan gözlerinde teşekkür ifadesi vardı, anlamlı anlamlı, sevgiyle bakıyordu bana… Göz kırptım suç ortağıma… Genç sikicimi, öğrencimi hayata gönderdim. Belki ileride onun da bana öğretecek bir şeyleri olabilir. Belli mi olur? Öğrenmenin yaşı yok derler…